Kurumsal yönetim en genel anlamıyla, şirket yönetimi ile hissedarlar ve paydaşlar arasındaki ilişkileri düzenleyen kurallar bütünüdür. Bir başka ifadeyle, herhangi bir şirkette hissedarlar dahil, şirketin yürüttüğü faaliyetler ile doğrudan veya dolaylı ilgili olan tüm menfaat sahiplerinin (paydaşların) haklarını korumayı ve şirket yönetiminin sorumluluk ve yükümlülüklerini ortaya koymayı amaçlayan bir yönetimdir. Dünya Bankası ise, kurumsal yönetimi “bir kurumun beşerî ve mali sermayeyi çekmesine, etkin çalışmasına ve böylece de ait olduğu toplumun değerlerine saygı gösterirken uzun dönemde de ortaklarına değer yaratmasına olanak tanıyan her türlü kanun, yönetmelik, kod ve uygulamalar” olarak tanımlamaktadır.
İyi bir kurumsal yönetimin vazgeçilmez parçaları; Şirketin ekonomik faaliyetlerindeki performansı hakkındaki bilgilerin kapsamlı ve detaylı olarak, gerçeğe uygun, doğru ve zamanında açıklanması, iç denetim kültürü, bağımsız dış denetim yapılması ve şirket yönetim kurulunun gözetim altında tutulması gibi faktörlerdir. Kurumsal yönetim anlayışı sadece pay sahiplerinin değil, diğer paydaşların da haklarını kapsamlı bir şekilde korumayı amaçlamaktadır. Kurumsal yönetimin ve kurumsal raporlamanın, Türkiye gibi tasarruf oranı düşük ve ekonominin büyüyebilmesi için fon ihtiyacı olan gelişmekte olan ülkeler için ayrı bir önemi vardır. Ekonominin gelişebilmesi için iç finansman kaynaklarının yetersiz olduğu bir ortamda kaynak ihtiyacını karşılamanın bir diğer yolu dış kaynaklara başvurmaktır. Bunu sağlamanın yolu ise ülkenin yatırım ortamının iyileştirilmesi ve hukuki düzenlemelerin yabancı yatırımcılar için uygun hale getirilmesidir. Bunun için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması ve şirketlerin şeffaflığını artırıcı tedbirlerin alınması gerekmektedir.
Kurumsal Yönetimin Amaçları
- Kurumsal yönetimin amaçları araştırmalar bağlamında değişiklik gösterse de Organizasyon ve Yönetim Bilimleri Dergisi ve birçok önemli kurumun da kabul gördüğü amaçlar şu şekildedir:
- Şirket üst yönetiminin sahip olduğu güç ve yetkilerin keyfi kullanımının engellenmesi; bir başka ifadeyle yönetimin güç ve yetkilerini kötüye kullanarak kendilerine özel menfaatler sağlamalarının ortadan kaldırılması.
- Yatırımcı haklarının korunması.
- Şirket hissedarlarının adil ve eşit muameleye tabi tutulmasının sağlanması.
- Şirketle doğrudan ilişki içerisinde bulunan menfaat sahiplerinin haklarının korunması ve güvence altına alınması, bu çerçevede örneğin, azınlık haklarının korunması.
- Şirket faaliyetleri ve finansal durumu ile ilgili olarak kamuoyunun aydınlatılması ve şeffaflığın sağlanması, bu çerçevede hisse senetleri borsada işlem gören şirketlerin şeffaf olmaları ve kurumsal yatırımcılar ve diğer paydaşlar için önem taşıyan bilgiyi zamanında ve eksiksiz kamuoyuna açıklamaları.
- Yönetim kurulunun sorumluluklarının açık olarak belirlenmesi.
- Şirket üst yönetiminin karar ve eylemleri dolayısıyla hissedarlara ve diğer paydaşlara hesap verme yükümlülüğünün temin edilmesi.
Kurumsal Yönetim İşleyişi ve İlkeleri
Küreselleşen dünya ve uluslararası sermaye hareketlerinin hız kazanması, uluslararası sermaye hareketlerinin haraketlilik kazanması neticesinde kurumsal yatırımlar yatırım yaptıkları ülkede ve yatırım yapacakları şirkette daha fazla güven ve istikrar aramaya başlamışlardır. Günümüzde yatırımcılar hisse senedi yatırımı yaparken sadece kendi ülkelerindeki şirketler ile sınırlı kalmamakta, dünyanın her köşesindeki yatırım araçları ile ilgilenmektedirler. Bu durumun gelişen piyasalara etkisi ise, verimliliğin, yatırımların, gelirin ve ihracatın artması ile finans piyasalarının derinleşmesi, gelişen piyasalara uluslararası sermaye akışının hızlanması olmaktadır.
OECD’ nin bir referans kaynağı olarak yayınlamış olduğu kurumsal yönetim ilkeleri, hükümetler açısından bağlayıcı bir özellik taşımamaktadır. Fakat bütün devletlere, hükümetlerinde kurumsal yönetim ile ilgili yasal çerçeve oluşturarak, geliştirmek amaçlanmıştır. Bu ilkelerle ayrıca, borsa, potansiyel yatırımcılar tüm ilgili taraflara da yol göstermek hedeflenmektedir. Kurumsal yönetim ilkeleri, hisse senetli borsada işlem gören anonim şirketler yanında, küçük ve orta ölçekli aile şirketlerine, kamu kurumları ve dernekler gibi şirket niteliği olan veya olmayan tüm tüzel kuruluşlara, iyi bir kurumsal yönetim anlayışı oluşturabilmeleri için rehberlik görevi yapmaktadır.
Kurumsal yönetimle ilgili olarak OECD’ nin ilk kez 1999 yılında yayınladığı ve 2004 yılında yeniden revize ettiği ilkeler, dört ana başlık altında toplanmaktadır. Bu ilkeler aşağıda sıralanmaktadır:
1-Eşitlik İlkesi
2-Sorumluluk İlkesi
3-Şeffaflık İlkesi
4-Hesap Verebilirlik İlkesi
Bu ilkeler üzerinde konumuz itibariyle üzerinde fazlaca durmayacak olsak da şu an da dünya üzerinde kurumsal yönetim anlamında birçok şirketin uyguladığı temel ilkelerdir. Kurumsal yönetim, herhangi bir şirkette hissedarlar dahil, şirketin yürüttüğü faaliyetler ile doğrudan veya dolaylı ilgili olan tüm paydaşların hakları ve sorumluluklarını ortaya koymayı amaçlayan bir yönetimdir. Kurumsal yönetim; şirket üst yönetiminin sahip olduğu güç ve yetkilerin keyfi kullanımının engellenmesi, yatırımcı haklarının korunması, şirket hissedarlarının adil ve eşit muamele görmesi, şirketle doğrudan ilişki içerisinde bulunan menfaat sahiplerinin haklarının korunması, şirket faaliyetleri ve finansal durumu ile ilgili olarak kamuoyunun aydınlatılması gibi nedenlerle uygulanmalıdır. En başta, şirketin üst yönetiminin kurumsal yönetimin önemini kavraması ve söz konusu yönetim anlayışını kararlılıkla ve samimiyetle uygulaması gerekir.
Kurumsal yönetim, şirket üst yönetiminin liderliğinde yürütülmelidir. Kurumsal yönetim, yüksek organizasyonel performansa ve mükemmel bir organizasyona ulaşmayı hedeflemektedir.