Finansal kaynağa erişim biçimi ile finans ekosistemini kökten değişiyor.

Dijitalleşme, yalnızca teknoloji temelli bir strateji olarak tanımlanmamaktadır. Dijital dönüşüm, bir kurumun iş modelinin, iş süreçlerinin ve verilerinin, geleneksel bir işletmeden modern dijital bir işletmeye dönüştürülmesi için bilgi teknolojileri kullanma yeteneğini arttırması ve kültürel olarak bu değişikliğe adaptasyonunun sağlanmasıdır. Böylece şirketlerin üretim metotlarından müşteri beklentilerine, dağıtım kanallarından iş yapış süreçlerine kadar hemen her şeyi değişmekte, dijitalleşme sayesinde, bilginin üretimi ve işlenmesinden karar alma süreçlerine ve yeni pazarlara erişime kadar birçok alanda önemli kazanımlar elde edilmektedir. Dünya Ekonomik Forumu’na göre, dijital dönüşümün sosyal ve ekonomik açılardan yaratacağı değerin 10 yıllık dönemde toplam 100 trilyon dolar olacağı tahmin edilmekte, özellikle yapay zekâ, dijital dönüşümde tüm ülkelerin öncelikli teknoloji alanları arasında yer almaktadır. Dijitalleşme ile mevcut işlerin yüzde 50’sinin otomasyon teknolojileri ile gerçekleştirilebileceği öngörülmektedir.

Dijitalleşme birçok alanı etkileyeceği gibi özellikle de finansal alanda; finansal kaynağa erişim biçimi ile finans ekosisteminin kökten değişeceği ve farklı iş platformlarının ortaya çıkacağı “yeni nesil bir finans” anlayışında gerekli adımların zamanında atılması büyük bir önem arz etmektedir. Bunlarla birlikte ülkelerin dijital dönüşüm kapasitesi, becerisi ve seviyesinin ülkeler arasında sosyoekonomik kırılımları derinleştirmesi olasılığı geleceğe yönelik stratejilerde önemli bir yer tutmaktadır. Yeryüzündeki tüm nesnelerin/cihazların internet aracılığıyla birbirine bağlanarak sürekli bilgi ve veri iletişimi halinde olduğu, sensörlerin fiziksel ve siber dünya arasında geçit kurduğu, yapay zekâ ile kendi kendini yönetebilen, öğrenen otonom sistemlerin kurgulandığı, büyük verinin anlık işlenerek yapay zekâyı beslediği, merkeziyetçiliğin yerini dağınık olarak çalışan üretim modellerine bıraktığı, en basit işlerde bile öğrenmeye açık robotların çalıştırıldığı ve bulut bilişim altyapısı kullanılarak ortak platformların oluşturulduğu bir gelecekte; sanayinin imalat sektörünü aşan bir şey olduğu, finans, bankacılık, perakende, sağlık, eğitim, lojistik, insan kaynakları, hukuk gibi birçok alanda devrimsel değişimlerin yaşandığı, yurttaş kamu ilişkisinin yeniden tanımlandığı ve bu şekliyle toplumsal, sosyokültürel yapıların şiddetli bir biçimde dönüştüğü görülecektir.

Bu gelişmeler finans-bankacılık sektörü için zaten fazlasıyla zorluk yaratırken bir taraftan da yeni teknolojiler yaratmaktadır. Örneğin, dijitalleşme ile birlikte sayıları giderek artan finansal teknoloji şirketleri (FinTech) ile Google, Amazon, Facebook, Apple gibi büyük teknoloji (BigTech) şirketleri tarafından oluşturulan ödeme sistemleri finans sektörünü gelecekte çok daha büyük bir rekabetle karşı karşıya bırakacaktır.

Dijitalleşmenin etkisiyle finansal sistemde teknolojik inovasyon derinliğinin artmasıyla birlikte ekonomik etkinliğin boyutları da farklılaşmakta, genişlemektedir. FinTech’ler ile finansal inovasyonun temsilcileri haline gelen dijital teknoloji ve iş modellerinin ekonomik katkısının; dijitalleşmenin finansı tabana yayma gücü üzerinden gerçekleşeceği varsayılmaktadır. Hızla yayılan dijital teknolojilerin finansal hizmetleri çok daha düşük maliyetlere sunabileceği, finansal tabana yayılmayı arttırabileceği ve sermaye erişimini artırarak ekonomide büyük bir verimlilik sağlayabileceği düşünülmektedir. Yine de finans sektörünün güçlü yönlerin tanımlanmasından sonra bariyerlerin saptanıp değerlendirilmesi, fırsatlar, bilgi ve verimliliğin ölçümü, büyük verinin analiz edilmesi, insan kaynağı kapasitesinin iyileştirilerek beceri yükselmesinin sağlanması, sürdürülebilir dijital yönetimin geliştirilmesi, teknolojik riskler ile bilgi güvenliğine yatırım yapılması ve yeni iş stratejilerine göre finansman sisteminin kurulması sağlanmalıdır.

Son gelişmelerle birlikte, teknoloji şirketlerinin devreye girmesiyle birçok alan finans çerçevesi olmadan ilerlemektedir. Nesnelerin İnternet’inin tek başına dahi yıllık 11 trilyon dolarlık bir ekonomik değere ulaşmasının beklendiği, FinTech şirketleri ve yeni nesil girişimciler ile birlikte rekabetin ve finans dünyasının boyut değiştirdiği, sınırların kalktığı, nakit paranın ortadan kalktığı, yeni iş birimi ve meslek gruplarının doğduğu, işgücünde beceri yükselmesinin sağlandığı, finansmanın kaynak, şekil ve yöntem değiştirdiği bir yakın gelecekte; farkındalık seviyesini artıran, değer yaratma amacı ile dijitalleşmeye odaklanan, sürece uyumlanarak gerekli yatırımları zamanında yapan, bariyerlere karşı çözüm üreten ve hızlı hareket eden finans şirketleri rekabette de çok önemli avantajlar elde edecektir. Bu çağa ve gelişimlere ayak uydurabilmek için kamunun en başta insan kaynağı ve odak sektörler olmak üzere stratejilerini belirlemesi, süper akıllı topluma geçişi planlaması, ihtiyaç duyulan regülasyonları ve hukuksal yapıyı oluşturması, ilgili teşvik ve koordinasyon sistemini kurması, teknolojik altyapıyı hazırlaması ve sosyo-kültürel aksları son derece hassas bir şekilde yönetmesi gerekmektedir.

Konu Uzmanları

Bu Sayfayı Paylaş