İşletmelerdeki yönetimin ana kaynağı insandır. Yönetimin amacı da insanlarla var olmaktır. İşletmelerde bireyler, her daim iş paylaşımıyla, sorumluluk içinde örgütün hedeflerini yerine getirmede kişisel gereksinimlerini karşılamak ve hedefleri için çalışırlar. Yönetimin ana beklentisi de personellerin çabalarını uyumlu bir iş birliğiyle işletmenin hedeflerine yönlendirerek hedefleri gerçekleştirmektir.
Günümüzde işletmelerin ayakta kalabilmeleri ve rekabet üstünlüğünü bırakmamaları, insan kaynağını elde tutabilme derecesiyle ilgilidir. Rekabete karşı direnen, küresel ortamda arkada kalmaması ve hayatta kalabilmesi nedeniyle değişmeyi zorunluluk gören işletmeler, insan kaynakları yönetiminde yeni bakış açısına sahip olarak yönetilmek mecburiyetindelerdir. Buna göre insan kaynakları yönetimi daha fazla gelişerek, değişen yönetme teknikleri ile hızla artan rekabet yarışı örgütlerde yönetim algısını değiştirerek insan kaynakları yönetimini güçlendirmektedir. İnsan kaynakları yönetiminin konuları örgütlerde üst seviyede incelenmesi ile stratejik boyutlarda yönetilmesi gerekir. İnsanı kapsayan bütün konular uyum ve bütünlük çerçevesinde bir araya toplanmalı ve bütünleştirilmelidir. Yöneticiler, kararlarında stratejik sonuçlara odaklanmalı ve bunu sonuçlarına yansıtmalıdır. İnsan kaynakları yönetiminde stratejik yönetimin benimsenmesi, değişen çevre koşullarına örgütün çabuk uyum sağlamasının kolaylaştırılmasına, çalışanlar örgütün uzun dönemli ihtiyaçlarına kendini hazırlar ve karşılık verir.
İnsan kaynakları, nitelikli iş gücünü örgüte çekmek ve becerikli çalışanlarını da örgütte tutma düşüncesi içindedir. Birçok araştırma sonucunda, insan kaynakları yönetimi uygulamalarına yapılan yatırımların çalışanların performansına ve daha sonrasında da çalışanların işletmeye karşı oluşan bağlılıklarına etki ettiği ve bunun sonucu olarak da örgütsel performansı olumlu yönde etkilediği bilgisine ulaşılmıştır.
İçinde bulundukları örgütlere olan güven çalışan bağlılığı için önemlidir, bundan dolayı işletmeler çalışanlarla iletişim sağlarken performans değerlendirmesi yaparak ödülleri dağıtması ve diğer insan kaynakları uygulamalarını devam ettiren açık ve adaletli bir şekilde devam etmelidir. Bunun sebebi adaletli insan kaynakları uygulamalarının var olan sorunları çözerek çalışanlarda olumlu etkiler ortaya çıkarmasıdır. Örgütlerin içinde bulundukları iş ortamlarında adaletli olunduğu, performans değerlendirmelerinin adil yapıldığı, çalışanlarına eşit ödüllendirme yapan, çalışanın örgütüne karşı duyduğu güven ile duygusal bağlılıklarına etki ederek bağlılıklarını arttırdığını, performans değerlendirme, ücret yönetimi ve terfi ile ilgili uygulamalarında adaletli davranılmayan işletmeye karşı ise çalışanların örgütsel bağlıkları ve duygusal bağlılıklarının, azaldığı görülmektedir.
İşletme içerisinde çalışanlara kendilerini güvende hissetmeleri, uygun bir çalışma ortamının sağlanması ve çalışanlara sunulan eğitim olanakları ile işletme içerisinde kendilerini geliştirme imkânının sunulması, işletmeye karşı çalışma ortamında motivasyonun artmasına ve işletme içi çalışanların da gördükleri destek ile beraber örgütlerine karşı daha çok güven duygusu beslemelerine neden olur. Ortaya çıkan bu güven duygusunun bir üyesi olan çalışan bağlılığı kavramı, çalışanların ve örgütlerin ilişkilerinin pozitif kurulmasına öncülük eder. Çalışanların kendilerini işletmeye ait hissetmeleri motive etmeleri ve örgütlerine daha fazla verim sağlayarak karlılıklarını arttırmaları açısından çalışan bağlılığı oldukça önemli bir faktördür.
Kurumlar açısından insan kaynakları yönetimi ve çalışan bağlılığı başta olmak üzere insan kaynakları yönetimi bir işletmenin en önemlim departmanıdır. Birçok açıdan işletmeyi veya şirketi yukarıya veya aşağıya taşıyan en önemli kriterdir. Bu kriterler ışığında söylenebilir ki insan kaynakları yönetimi çok önemlidir.